Ürdün'ün poşet bağları

Üniversitede bir arkadaşım, açık ağızlı poşet görmeye dayanamadığını söylediğinde çok şaşırmıştım. Bir yandan moleküler evrim, organik kimya derslerine çalışırken diğer yandan poşetler kendisini yutup doktora hayallerini havasızlığa mahkum etmeden o poşetlerin ağzını büzüveriyordu.

Saplantılı poşet karşılaşmalarımın bir diğerini beyimle yaşadım. Her market alışverişi dönüşü, istisnasız ve asla üşenmeden, her bir poşeti tezgahın üzerinde iyice düzleştirip katlıyor çünkü. Evimize gelen temizlikçi de bundan o kadar etkilendi ki artık kendi evinde de poşetleri katlamaya başladığını anlattı. Tam bir Marie Kondo - Spark Joy anıydı.

Ürdün'de yaşamaya başladıktan beri de market poşetleri birkaç sebepten ötürü yeniden gündemime oturdu. Öncelikle şunu söyleyeyim, Ürdün'de hemen hemen her markette alışveriş sonrası poşetlerinizi açıp dolduran çalışanlar var, siz hiçbir şeye elinizi sürmüyorsunuz. Haliyle kaç poşet kullanılacağına dair ciddi bir söz hakkınız olmuyor. Kuzey Avrupa'nın tam aksine neredeyse her bir ürünü ayrı bir poşete yerleştiriyor bu market çalışanları. Ve uluslararası zincir marketimiz çevre dostu olmasıyla övünürken poşetlerin üzerinde "go green" yazıyor, sanırım burada daha çok "yeşil, git bi başımdan ya" anlamına geliyor.

Plastik kullanımına bu kadar bağlı, piknik alanlarını bu muhteşem icatla dolduran bir ülkede ilginç bir şey daha var: Poşet bağlama biçimi. Aynen şu alttaki resimde göreceğiniz şekilde, alanı azaltıp parmaklarınıza etki eden basıncı, haliyle elinizi kesme ihtimalini artıran bir bağlama biçiminden söz ediyorum.

Beni artık bildiklerinden tek poşete koyuyorlar her şeyi

Ben her seferinde o bağları açmak için uğraşırken dün beyim "neden böyle?"ye hayli ikna edici bir iddiayla yanıt verdi: Çünkü kimse markete yürüyerek gelmiyor, arabaya atılan poşetlerdeki ürünlerin bagaja savrulmaması için koruyucu bir önlem o bağlar.

Ben wow!

Yine de kısıtlı kaynakların olduğu Ürdün gibi bir ülkede tüketim, araba kullanımı ve çevre kirliliğinin bu kadar yüksek düzeyde olması beni endişelendiriyor. Orta Doğu'ya yönelik kalkınma projeleriniz varsa, çevreyi de ona bir şekilde dahil etmeyi ihmal etmeyin lütfen. Yoksa bu poşetler bizi eninde sonunda boğacak!

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dillerden düşmeyen 12 Arapça ifade

Norveççe Öğrenmeye Nereden Başlamalı?

Norveç'in "ayıp" gençlik dizisi: Skam