Evlilik nasıl gidiyor?

Son 1,5 yıldır arkadaşlarımdan neredeyse "n'aber, ne var ne yok?" kadar sık duyduğum bir soru var: Evlilik nasıl gidiyor? Bu yüzden evlilik, birlikte yaşam ve uzun süreli ilişki hakkında içeriden izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Ayakkaplarımız güzel, dimi?

Evlendiğim adam, benim ilk uzun mesafe olmayan, uzun süreli ilişki yaşadığım kişi. Haliyle mevzunun tazelerindenim. Ancak şunu söyleyebilirim ki bu iş bardan adam kaldırmaya hiç benzemiyor, ayrı bir sorumluluğu var.

-Neyin var?
-Hiiiç.

Benim için bu ilişkinin en öğretici yanı, ihtiyaçlarımı açık bir şekilde ifade etmek oldu. Ne kendi ailemden, ne de çevremdeki insanlardan görmüştüm bunu. Trip atardın, surat asardın ama ne istediğini, ne beklediğini doğrudan söylemezdin. Karşındaki de "müneccim yarrağı yemediğine göre" (bu ifadeyi kayıtlara geçirmek zorundaydım çünkü) senin içdünyanda olup biteni anlamaz, ayrı dünyaların insanları olarak hayatlara ayrı gayrı devam edilirdi.

Beyimin yabancı olması, açık iletişime değer veren bir kültürden gelmesi ve hatta anadillerimizin farklılığı, isteklerimizi doğrudan dillendirmemize katkı sağladı.

Çamaşır makinesinin bitiş tıkıyla gelen sessiz bekleyiş...

Bir diğer konu, birlikte yaşamın fiziksel koşullarını oluşturmak. Kafelerde tiramisu yiyerek ilişki yürüten arkadaşlar, eğer "ciddi düşünüyorsanız" lütfen bir süreliğine aynı evi paylaşmaya çalışın (Elâlem ne mi der? Orospu der, sikişkenlere bak der, ne dicek? Boşverin yani, ne derlerse desinler). Bulaşıktı, çamaşırdı, temizlikti, kumanda kimdeydi gibi ayrıntılar, hiçbir kafenin menüsünde olmayan ilişki deneyimleri veriyor. Ve bu birlikte yaşam denen hadiseyi düzenlemek, ilişkinin en temel ayaklarından biri olabiliyor. Bu konuda daha fazla okumak isterseniz Hayat Okulu'nun şu muhteşem yazısına tıklayın, lütfen.

Elti oğlunun eski kız arkadaşının arkadaşlık davetini kabul etmicektin, ah!

Sonra şu meşhur "aileleyle evlenme" fenomeni var. Ben bu açıdan çok şanslıyım, haftada bir feyse giren kayınvalidem paylaştığım her bir şeyi tek tek beğenerek birdenbire 18 bildirim falan almamı sağlayabiliyor. Şaka bir yana, ondan "sen bu ailenin bir parçasısın, oğlum senin gibi biriyle olduğu için çok mutluyum" gibi cümleler duymak o kadar kıymetli ki! Evlenme konusunda, özellikle eşiniz benimki gibi ailesiyle yakınsa, onların sevinçleri de (yeğenim kayak yarışmasını kazanmış, okulunda 8 Mart konuşması yapmış mesela) üzüntüleri de (kayınpederim kaç yıllık komşusu gırtlak kanseri oldu diye artık ölümü daha fazla düşünüyor ya da) sizin hayatınızın ayrılmaz bir parçasına dönüşüyor.

Herkes kaşarsa ben neyim?

Son zamanlarda kulağıma çalınan bir diğer mevzu da, özellikle queer ilişkilerde, insanların bir türlü kendilerine göre birini bulamaması ya da bulabileceklerine inanmaması. Öncelikle şu konuda anlaşalım: Hollywood aşkı arıyorsanız, "the one"ım nerde diye dertleniyorsanız ben sizden apayrı bir kafadayım. Birbirini tamamlayan, mükemmel ve sonsuza dek mutlu, romantik aşk pompalamasyonu bana göre değil. Birbirine arka çıkan, ilişkiyle eksiksiz olma gibi bir yanılsamadan uzak, hayat arkadaşlığını hedefleyen, daha klasik bir yerden bakıyorum ben. Çünkü hiç kimse ilişkisinden ibaret sayılacak kadar küçük değil bu hayatta. Hiç kimse mükemmel değil. Hiç kimse sizin her beklentinizi karşılamak zorunda değil, karşılayamaz da. Birbirinizi yüceltmek, keşfetmeye çalışmak ve birlikte güzel şeylere yönelmek varken "sarışın olsun, kültürlü olsun, arabası olsun" gibi siparişlerle gelmek kadar kendini bilmez bir ilişki "hazırlığı" olabilir mi?

Herkes benim düşündüğüm gibi yaşarsa dünyada hiçbir sorun kalmaz, ehehe

Son olarak, bir ilişkinin, hele de evliliğin nasıl olması gerektiğine dair zilyon tane görüş var. Çare queer. Siz ve partneriniz ya da partnerleriniz, aranızdaki ilişkinin nasıl olması gerektiğine dair söz söyleyebilecek yegâne kişilersiniz. Evet, ilişki sırları hazır paketinin konforu yok bunda. Hem kendini, hem karşındakini, hem de ihtiyaçlarınızı tanıma, bunları açıkça dile getirme ve birbirinize bunlar üzerinden destek olmanın sorumluluğu ayrı bir şey. Ama inanın bana, herkese iyi gelecek tek bir ilişki formu henüz icat edilmedi. Kendi yolunuzu bulmak zorundasız.

Sweetheart = Tatlıgönlüm (beyimin Türkçeye müthiş katkısı, TDK iş teklifi gönderebilir mi?)

Evlilik nasıl mı gidiyor? Güzel, maşallah! Yemek yaparken bazen çok fazla "tavsiye" veriyor bana, ben de "tamam, patron" diyorum, "bir dahakine sen yap" :) O değil de (en sevmediğim kalıp ifade birdenbire parmaklarımın ucundan dökülüverdi ne hikmetse :)), sevginizi ve ihtiyaçlarınızı çekinmeden ifade edebileceğiniz insanlar ve insanlarla olun.

Sıradaki yazı: Düğünde 1 numaralı damadın tarafından 2 numaralı damada neler takıldı, hem de vidyolarıyla! Deeermişim :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dillerden düşmeyen 12 Arapça ifade

Norveççe Öğrenmeye Nereden Başlamalı?

Norveç'in "ayıp" gençlik dizisi: Skam