Yemekli gey ev partisi

Efendim, dün akşam beyimin bir iş arkadaşının 10 yıl önceden arkadaşları olan bir gey çiftin evinde bir partiye davetliydik. Partinin en güzel kısmı olan yemek, daha doğrusu Irak usulü dolma (resimdeki en büyük parça) kısmını geçtikten sonra buradaki geyleri ve partideki ayrıntıları anlatmaya başlayabilirim. Ancak böyle bir dolma yok! Bir restorandan siparişle gelen bu dolma tapınağı bol ekşili biber, patlıcan, soğan dolması ve yaprak sarması gibi bilumum doldurulmuşları saran bamya taneleri eşliğinde ibadete açıldı (üzerindeki metal tepsi alındı yani).

Buradaki yemeklerin çoğu bir şekilde zamanında Anadolu'dan gelmiş. E insan sormadan edemiyor, niye bizdekiler bu kadar lezzetli değil? Neden bir lokantaya gittiğimizde çoğu zaman mekândan hayata yeniden aşık olmuş bir şekilde çıkmıyoruz? Bu da mı paralelcilerin oyunu yoksa? Neyse 1 Kasım'dan sonra belki dolmaların ekşisi yerine gelir.

Şimdi buradaki geylerden bahsederken şekilci diyesim geliyor ama vazgeçtim, anahtar kelimemiz protein tozu olmalı. Biz de spora yazıldık geçen diye anlatırken bir de öğrendik ki 30 kişilik ev partisindeki insanların çoğu, hakkında geçenlerde bir post girdiğim Önce Fitlik - Platinyum adlı salona gidiyor. Ev sahibi bey de bize evlerini gezdirirken bir noktada boy boy protein tozu kaplarına geliyor, "erkek arkadaşım daha çok kullanıyor" deyiveriyor hemen.

Birbirinden porn star bu gey beylerle muhabbet konusunda ciddi sıkıntı yaşadığımı belirtmem gerek. Sanki herkes sıkıntılıydı biraz. Çok öyle kendini kaptırmış giden muhabbetler göremedim ben. Ya da biz çok erken ayrıldık (hadi artık gidelim, diye çıktığımızda gece belki de yeni başlıyordu, küresel hitler yerini Arap hitlerine bırakmıştı, dans o zaman başlamıştı felan). Ancak beyim bazı beylerin birbirine telefonlarından similya fotoları gösterdiğine tanıklık etmiş. Ooops :)

Ev sahibi beyin erkek arkadaşına tüm bu insanları nereden tanıdığını sorduğumda, aslında tüm o insanları tanımadığını öğrendim. Bazısı ex koliydi, bazısı ordan burdandı ama kimse o kadar da yakın değildi. Sanki Angara'daki ortamımız daha alternatifti. Burada duvarlarla çevrili hissettim ben biraz.

Gecenin başında ne olduğunu anlamadığım bir örgüte LGBT eğitimi vermekle ilgili kısa bir muhabbet geçti. Burası Orta Doğu, böyle şeylerin yeri değil, gibi bir cevap duymak beni kısmen hayal kırıklığına uğrattı. Buranın Perşembeleri coşan gey mekânı Books@Cafe'de de o akşam tanıştığım aktivist için de mekânın sahibi bile troublemaker adını takmıştı zaten. Bana kalırsa geyler arasındaki güvensizliğin en büyük yansıması ise ev sahipleri beyle erkek arkadaşının evleneceklerini Ürdünlü geylere söylememesiydi, iş hayatları ve güvenlikleri tehlikeye girebilirmiş.

Evlilik konusuna başka bir postta kesinlikle girmek istiyorum zira bu konuda giderek daha fazla doluyorum sanki. Bizim evliliğimiz sonrası insanların şaka yollu, bazen de açıkça takındıkları tavırlar beni rahatsız ediyor. Bir anda sistem yardakçısı olarak kodlanıveriyorsun çünkü bazı aktivistler tarafından, ne yaşadığın, evliliğe nasıl karar verdiğin, evliğin ya da birlikte yaşamanın güzelliği ya da zorluğu merak edilmiyor. Yargılamak istiyorlar, üstelik bunu hemen yapıvermek istiyorlar ki bir sonraki yargı kararlarına yetişebilsinler. Bence en büyük sıkıntı da bu iletişimsizlik.

YARGICI OLMA!

Selametle...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dillerden düşmeyen 12 Arapça ifade

Norveççe Öğrenmeye Nereden Başlamalı?

Norveç'in "ayıp" gençlik dizisi: Skam