Kayıtlar

Aralık, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Overthinking yılına veda siktiri

Resim
Bu sabah telefonuma gelen bir yeni yıl mesajıyla uyandım. Kendim pek öyle mesaj, kutlama delisi olmadığımdan bakıp geçtim. Ama sonrasında mesajı yeniden okuduğumda içimde güzel hisler uyandı. Sonra ben de sevdiklerime yeni yıl dilekleri ilettim. Aynı mesajı 10-15 kişiye gönderdim, evet, toplu mesaj denip burun kıvrılanlardan biriydi. Ama hem hayatımda yer alan bu güzel insanlar için minnet duydum, hem de hislerimi bir şekilde onlara açmak istedim. Neden şimdi hayatımda ilk kez böylesi bir yakınlaşmadan keyif aldım bilmiyorum. Belki arkadaşlıkların kıymetini daha iyi bilir oldum, yaşım geldi; belki de hislerimi dışarı çıkarmam, onlara şöyle bir hava aldırmam gerektiğini idrak ettim. 2015 çok güzel bir yıl oldu benim için. Sevdiğim insanla çok güzel yürüyüşler, kahvaltılar, yolculuklar yaptık, yeni başlangıçlara birlikte adım attık. Kendimi kıyısında köşesinde hissettiğim hikâyelerde ışıklar birden benim üzerimde parlamaya başladı, nazara gelmedim çok şükür! (:)) Yeni bir ülkeye taşınd

Kristmıs Ammani

Resim
Hayatındaki ilk Kristmısı geçen yıl kaynanasının evinde yaşamış biri olarak Ürdün'deki (bundan bir ay kadar önce başlayan) Kristmıs çılgınlığına başta bir anlam verememiştim. Türkiye'de yeni yıl kutlamalarına bile laf edenler olduğundan öyle ulu orta "haydi Noel'e, haydi kurtuluşa" süsleme-kutlamalarını "bir Orta Doğu ülkesi"nde beklemiyordum. Markette çalan Noel ilahilerinden tutun da ciminden kafesine her köşede bulunan Noel ağaçlarına, ha bir de camlardaki haç süslemelerine kadar tam teşekküllü Kristmıs kutluyoruz burada. "Santa, neredesin?" diye soruyor resimde. Dozan wa Awtar adında bir koronun konser posteri bu. Şimdi bloğumun başına geçme sebebim de 1 saat önce, tıpkı İzmir'de makineyle lokma döktükleri gibi makineden dökülmüş leziz falafellerle uğurlandığımız "Kristmıs Ammani" adlı konserden hoşuma giden ayrıntıları yazmak istemem. "Jingle bells, jingle bells"ler halaylar, mendillerle açıldı, davullar darbuk

Yunan'da

Resim
Nereden geldiyse geldi, dün Arapça dersinde "örnek cümle" kurarken Hiba adlı "Allah vergisi" kıza her Kristmıs Yunan'daki anacığına mektup yazdırmaya karar verdim. Sonra bu sabah beyim Derti Radyo'yu açıverdi ve ben anlatacağım deyip de bir türlü anlatmadığım Atina seyahatimize geri dönüverdim. Türk mü Yunan mı kahvemi yudumlarken havalimanına iner inmez burnuma çalan Ege havasını anımsadım. Belki bir kısmını kafamızdaki hayallerle şekillendiriyoruzdur ama krizle birlikte ölümüne çalışanlar yerine hayatın keyfini ne olursa olsun sonuna kadar çıkarmaya çalışan insanlar gördüm. Cıvıl cıvıl sokaklar, kafeler, restoranlar, her yer yeşil, kuşlar teras kahvaltıcılarının ekmeklerinin peşinde, tatlar tanıdık ama daha belirgin, uyku kesintisiz... Şehirden ayrılacağımız gün bir gey kafede otururken şehirden insanlarla tanışma isteğimiz mekan önü masalarının ful olmasıyla yerine geldi. "Bu havada içeride mi oturulur?" bakışlarıyla "ama dışarda da yer

İstanbuliyye

Resim
Geçen hafta başlayan yoğun Arapça kursumda son sürat ilerlerken bugün sınıf arkadaşlarımdan birinin getirdiği tatlı sayesinde yeni bir kelime -daha- öğrenmiş oldum. Başka bir sınıf arkadaşımın "kuru Irak baklavası" olduğunu iddia ettiği bu "hurmalı kurabiye"den ev için daha fazla almak üzere ders çıkışı ilgili dükkana gittiğimde "aa tel kadayıf da varmış" oldum. Türkiye'den gelmenin prim yaptığı bir ülkede bulunduğumdan "Ana min Turkiyye" diye başlayan muhabbetlere gönül rahatlığıyla sıkça girebiliyorum. Dükkan sahibiyle aramda geçen tatlış (helva) sohbetten aklımda tel kadayıfın Arapça ismi olmasa da buralardaki lâkâbı kaldı. Hapur hupur Berliner yerken "anne bizim niye yok?" olduğum böylesi bir adlandırmanın tel kadayıf için "İstanbuliyye" (Arapça İstanbullu-dişil) şeklinde vuku bulduğunda öğrendim. Feminen İstanbullu tatlımızdan bugün satın almasam da yine bugün katıldığım bir Filistin yemek atölyesi sayesinde künef