Dillerden düşmeyen 12 Arapça ifade

Dil öğrenmenin belki de en güzel yanı, daha önceden kullanmadığınız yeni ifadeler edinmek. Hani "tercüme edilemeyen sözcükler" listeleri oluyor ya, orada aslında "çevrilemeyen", kültür ve gündelik yaşam.

Sofrayı kurduktan sonra misafirlere "please, help yourself" demenin Türkçede bir karşılığı yok mesela; "buyrun, çekinmeden alın yemeğinizi" deseniz bile bu ne kadar kullanılıyor, anlamı ne kadar karşılıyor? Ya da yemeği yapana muhakkak dediğimiz "ellerine sağlık". Emeğe minnet duymanın ifadesi türlü türlü, haliyle Norveçliler sofradan kalkarken "takk for maten" diyor, "yemek için teşekkürler."

Ürdün'de yaşamaya ve Arapça öğrenmeye başladıktan beri dilimin bir parçası olan, bunları bilmeyenlerin yanında kullanamadığım için eksikliğini duyduğum yaygın ifadeler var. Bazılarına Türkçeden aşina olduğumuz ama farklı kullanılan bu ifadeleri sizlere tanıtmak, beraberindeki kültürel kodları açıklamak istiyorum. Yallah?

Ağadi عادي

Âdet sözcüğü var ya görenek anlamında, bu işte onun sıfat hali. Alışılageldik, normal anlamında. Meselâ, "şay ağadi" söylediğinizde bildiğimiz siyah çay istemiş oluyorsunuz. Ama bu söz, hayata karşı yenilmez bir duruşun ifadesi aynı zamanda. Konsere giderken trafiğe mi takıldınız, ağadi, pasaport sırasında önünüze biri mi kaynadı, ağadi. Sinirlenip tadınızı kaçıracak her duruma, ağadi çekebilirsiniz. Hatta ikileyin, derdiniz tasanız kalmaz. Ağadi ağadi!

Okunuşunu duymak için buraya.

Ehlen أهلا

"Ehlen ve sehlen"i duymuşsunuzdur, "hoşgeldiniz" anlamında kullanılıyor. İfadenin gerçek anlamı ise, "ailenin bir parçası olarak, kolaylıkla" gibi bir şey. Yani "ayrımız gayrımız yok, yanındayım." Ehlen ama sadece hoşgeldiniz anlamında kullanılmıyor. Merhaba, hoşgeldiniz gibi tahmin edilebilir anlamların yanı sıra diyelim ki ev sahibi hakkında ya da ülkesi hakkında güzel sözler söylediniz, cevap yine ehlen oluyor.

Oynatalım hocam.

Basiğta بسيطة

Basit, kolay diyoruz ya hani, basiğta "mühim değil, sorun etmene gerek yok" demeye geliyor. Yanlışlıkla birine mi çarptınız, bir randevunuza geç mi kaldınız, çoğu Arap size sinirlenmek yerine güleryüzlü bir şekilde basiğta diyecektir. Özür dilemeyi sürdürürseniz iki kez bile duyabilirsiniz.

Halas خلص

Eskiden cep telefonu olmadan insanlar nasıl buluşuyormuş, diye şaşırıyoruz ya, ben de halas olmadan nasıl konuşuyormuşum diye şaşırıyorum. Halas, "bitti, tamamlandı" anlamlarına geliyor ama o kadar yaygın ve anlam zengini bir kelime ki hemen örneklere geçmem lazım. Spor salonunda alet bekliyorsunuz, sizden önceki aletten kalktı, "halas?" diye soruyorsunuz devam edip etmeyeceğini. Bir yere gideceksiniz, uzun uzun planlar yapıyorsunuz, "halas, ..." diye anlatıyorsunuz son durumu. Pazarlık yapıyorsunuz, satıcıyı istediğiniz fiyatta anlaşmaya iknâ edemiyorsunuz, "halas" diyerek onun önerdiği fiyatı kabul ediyorsunuz. Nokta gibi kullanıyorsunuz halas'ı. Öfkeniz de, vazgeçişiniz de, son sözünüz de hep halas oluyor. Khalas yazıyorlar İngilizce, baştaki h'nin gırtlaktan geldiğini belirtmek için. Halas diye bir rock grubu bile var.

Habiğbi حبيبي

Arap şarkılarının vazgeçilmezi, boşlukları dolduran filler word'ü. "Sevgilim, canım" anlamlarını düşününce başta garip geliyor taksi şoföründen ya da kasiyerden habiğbi duymak. Tanımadığınız kişilere dahi samimiyetle söyleyebileceğiniz bir söz bu. Özellikle arkadaşlar arasında neredeyse isim yerine kullanılıyor. Habiğbi, akşam buluşuyoruz, dimi? Gibi.

Yağ harağm! يا حرام

"Haram"ı duyar duymaz dinî bir şey var sanmayın sakın, bu ifade "bu kadarı da olmaz ama" gibi bir tepki, "öyle denir mi/yapılır mı hiç?" gibi bir kınama ya da doğrudan acıma anlamı taşıyor. Sokakta aç bir kedi yavrusu gördüğünüzde de, ayrımcı bir çıkış yapan biriyle karşılaştığınızda da kullanabileceğiniz, benim inanılmaz sevdiğim bir ifade.

İn şa Allah إن شاء الله

Bizim ulayarak bir çırpıda söylediğimiz bu ifade aslında üç kelimeden oluşuyor ve tahminimce bildiğiniz üzere "Allah isterse" anlamına geliyor. Ama biz bunu daha çok "umarım" anlamında kullanıyoruz, bazen umutla, bazen umutsuzlukla. Araplarsa "in şa Allah"ı "tamam, peki"ye vardıran şekillerde bile kullanıyor. Taksidesiniz, şoföre "burdan sola" diyorsunuz, cevap "in şa Allah". Ya da bir arkadaşınızla ertesi güne buluşmak üzere sözleşiyorsunuz, yine son mesaj "in şa Allah" oluyor. Resmî dairelerde de sık sık duyabildiğiniz bu ifade başlarda sinirlerimi zıplatmıyor değildi, şimdi ağadi oldu :)

Kul şi tamağm? كل شي تمام؟ 

Araplar "naber, nasılsın?"ı sıklıkla selamlaşma yerine kullanıyor. Haliyle "kiğfak, şu ahbağrak, kul şi tamağm?" (nasılsın, n'aber, her şey yolunda mı?) gibi sorularla üst üste karşılaştığınızda uzun uzadıya bir şey anlatmaya kalkmayın, elhamdülillah deyip geçin.

Mağşi? ماشي؟

"Olur mu?" anlamında kullanılan, cevap olarak verildiğindeyse OK demeye gelen bu ifadeyi sizinle fotoğraf çekinmek isteyen Arap çocukların ricası üzerine söylerseniz tek kelimeyle oldukça havalı bir konum elde edebilirsiniz :)

Allah mağak الله معك

Vedalaşırken "mağ es-selağme", yani "selametle" dediğinizde çoğu zaman "Allah mağak", yani "Allah seninle olsun" ya da bizim diyeceğimiz şekliyle "Allah'a emanet ol" cevabını alıyorsunuz.

Yağatik ilağfiye يعطيك العافية

"(Allah) afiyet/esenlik versin" anlamına gelen bu ifadeyle taksicilere "burada ineceğim" demiş oluyorsunuz, hemen duruyorlar. Ayrıca, diyelim ki saunadasınız, çıkarken geride kalanlara sağlık dileklerinizi yine bu şekilde ifade edebilirsiniz. Size derlerse de cevabınızı hazırlamayı unutmayın: Allah yağafiğk الله يعافيك.

Yallah ياللة

Türkçede "kış kış, yallah" gibi kovma anlamları olsa da Arapçada "hadi" şeklinde kullanılıyor. Soru olarak kullandığınızda "gidelim mi/başlayalım mı?" demiş oluyorsunuz mesela, ya da özellikle gençler arasında sık kullanılan haliyle yallah bağy (hadi bye)!

Yallah bağy demeden önce, bak bu da ilgili bir başka yazım:

Neden, Nasıl ve Nerede Arapça Öğrenmeli?

Yallah bağy! ;)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Norveççe Öğrenmeye Nereden Başlamalı?

Norveç'in "ayıp" gençlik dizisi: Skam