Kayıtlar

Şubat, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Norveç'in parası, kartla tek çekimi

Resim
Norveç'in yeni tasarım banknotları bu yaz piyasaya sürülecek. Ülkenin denizle olan ilişkisini sembolize eden, pamuk kağıda basılı, görme engellilerin dokunarak tanıyabileceği harika paracıkların hikâyesini Norveç'in merkez bankası Norges Bank'ın sitesinden İngilizce okuyabilirsiniz. Ama ben bu yazıda elle tutulan, gözle görülen paradan bahsetmeyeceğim çünkü Norveç'te kullanılmıyor! Evet, Norveç'te her yerde ama her yerde kart kullanılıyor. Takside, otobüste, feribotta, ne bileyim işte, bizim kart kullanmaya alışkın olmadığımız neresi varsa. Ama kart sistemleri bizimkinden accık farklı. Size oluyor mu bilmiyorum ama ben çok tutmamış bir market alışverişimi kartla ödemeye kalktığımda, hele de arkamda çok bekleyen varsa, bağlantı kuruldu kurulamadı diye beklerken geriliyorum. Çünkü bazen o bağlantı bir türlü kurulamıyor ve üç kuruş için onca insanın vaktinden çalıyor. Norveç'te ise durum farklı, onlardaki kart sistemi ülke içinde ayrı bir program mı denir,

"Bir tabuyu yerle bir etmek": Çocuk sahibi olmaktan pişmanlık duyanlar

Resim
Çocuk sahibi olmak yorucu, çoğu zaman da sıkıcı olmanın yanı sıra geleneksel rollere dönüş anlamına gelebiliyor. İşte bazı annelerin (ve babaların) bir hata yaptıklarını düşünmelerinin sebebi. Stefanie Marsh - Guardian https://www.theguardian.com/lifeandstyle/2017/feb/11/breaking-taboo-parents-who-regret-having-children Victoria Elder ve 18 yaşındaki kızı Morgane. Fotoğraf: Guardian için Daymon Gardner Victoria Elder'in evindeki bilgisayarın ekranında bir soru belirdiğinde tarihler 2015 Noel'ine yaklaşıyordu. Soru, geçenlerde üye olduğu Quora soru-cevap sitesinden geliyordu. O sıralar Quora hakkında tek bildiği, kullanıcıların "Gangnam Style'daki sarı takım elbiseli adam kim?" ya da "Dünya küp şeklinde olsaydı, yerçekimi nasıl bir farklılık gösterirdi?" tarzında sorularını yanıtlamak için diğer kullanıcıların ellerinden geleni yaptıkları bir yer olduğuydu. Siteyi hem ilginç, hem de bilgilendirici bulmuştu. O öğleden sonraki soru da şuydu: &quo

Kendine Editör: İçerik Üretmenin Güzellikleri

Resim
Benim sosyal medya deneyimim, 2012 yılında Kaos GL'nin Facebook sayfası için çok kolay bir şablon üzerinden hazırladığım "eşcinsellik ... değildir" paylaşımıyla başladı. Paylaşıp yorumlanabilecek içerikler üretmek, zaman zaman bunları haber bağlantılarıyla bir arada vermek okur/takipçi/destekçiyle daha fazla etkileşime girmemizi sağladı. Yaratıcılığınızı sonuna kadar kullanabileceğiniz, farklı formları bir araya getirebileceğiniz, dahası takipçilerinizin katkılarıyla inanılmaz bir iletişim yakabileceğiniz bir alan sosyal medya. Peki, sosyal medya içeriklerini ne gibi durumlarda kullanabilirsiniz? (Bizden bazı örnekler :)) Sporda homofobiye Kaptan Tsubasa ile dikkat çekmek  istediğinizde... Bazen gündemin özeti olarak kilit bir cümleyi öne çıkarmak istediğinizde... Bazen de mesajınızı güncelden bağımsız bir şekilde iletmek istediğinizde... Takipçilerinizden mesajlı fotoğraf göndermelerini isteyerek... Etkinlik çağrısı yaparken d

Hakkı yenen

Resim
Eskiden, Eskişehir'de annemle ana(ğ)nem konuşurken duyardım: ... halanın kızı / komşunun kocası / 'nın anası vefat etti. Aaa! deyiverirdi birden annem. Gecikmeli şok öylece ağzından çıkar, duyduğunu idrak edememiş şaşkın bir ifade belirirdi yüzünde. Artık anında öğreniyoruz kim öldü, kim kaldı (safe?). Feysimde ilk "Bulut (üzgün surat)" olarak aldım haberini. Ne boktan kullanıyorsunuz şu sosyal mecraları, diye düşündüm önce. Ne olduğunu tahmin etmek güç değil ama illa bir yorum gelecek, ondan sonra verilecek "bilgi". Çok geçmeden zaman tünelim Bulut fotoğraflarıyla doldu. Kaos GL'de haberi çıktı sonra, defalarca paylaşıldı. "Hep iyi insanlar mı gitmek zorunda"lar arasında kendi hislerimi eşelemeye çalıştım.  Ben de annem gibi idrak edemedim önce. Benim yaşlarımda, girip çıktığım ortamlarda çok tanıdığımızın olduğu, benden daha hayat dolu biri artık yok. Yakınen tanımazdım, özellikle bir sevgi de beslemezdim ama insan birinin h

Norveççe Öğrenmeye Nereden Başlamalı?

Resim
Belki eğitim/iş hayatınızı Norveç'te sürdürmek istiyorsunuz, belki büyük bir Skam hayranısınız, belki de sadece yeni bir dil öğrenmek istiyorsunuz. Sebebiniz ne olursa olsun, Norveççe öğrenmenin benim de denediğim ve deneyeceğim çeşitli yollarından bahsedeceğim sizlere.  Bergen'deki meşhur Fløyen Dağı'nın zirvesinde Noel'e son bir ay kala her hafta bir yenisi yakılan mumlar Norveç 5 milyonluk küçük bir ülke. Norveç halkı da İngilizceye oldukça hâkim. Haliyle "ne gerek var onca çabaya?" diyebilirsiniz. Ama niyetiniz ciddiyse ve Norveç'te kendinize sağlam bir yer edinmek istiyorsanız dilini öğrenmeniz gerekiyor.  Hangi Norveççe? Norveççe Kuzey Cermen dil ailesine bağlı; ayrıca İsveççe ve Danca ile benzerlikler gösteriyor. Yine de İngilizce bilen biri için kelimeleri tahmin etmek diğer iki dile göre daha kolay denebilir.  İstanbul ağzını temel alan, diğerlerini ise karikatürize eden biz Türkiyeliler için Norveç dilsel çeşitliliğin dest

Neden, Nasıl ve Nerede Arapça Öğrenmeli?

Resim
"Arapça öğrenmek istiyorum" dediğimde "ya n'apıcan, bırak Allasen" ile "zor dil ya, nası öğrenicen" ağırlıklı tepkilerle karşılaşmıştım. Beyimle Ürdün'e taşınmamızın üzerinden 1,5 yıl geçti ve o tepkilere kulak asmayıp çalıştığım için şu an orta düzey Arapça biliyorum, daha da ilerletmeyi umuyorum. Bu yazıda Arapça öğrenirken nasıl bir yol izlediğimi, Ürdün'de gittiğim kurslara dair görüşlerimi ve naçizane tavsiyelerimi paylaşmak istiyorum. Neden Arapça öğreneyim ki? İngilizce sonrası yeni bir dil öğrenmek isteyen arkadaşlar öncelikle iş olanakları için Arapça öğrenebilirler. Özellikle göç ya da insani yardım alanında çalışmak istiyorsanız dil bilginiz sizi bir adım öne taşıyacak, unutmayın. Ayrıca Arap dünyasıyla giderek artan ticari ilişkiler de dil bilmenin önemini artırıyor.  Ya alfabesi zor, nasıl okuyacam öyle eciş bücüş! Hiç bilmediğiniz bir alfabeye geçmek başta dille aranızda bir mesafe yaratabiliyor, evet; ama

Kendine Editör: Ankara LGBT Mekân Rehberi

Resim
"Ben ne okumak isterdim?" Bu soru, güncel gelişmelerin insanları ister istemez sürekli tepki vermeye ve takipte kalmaya zorladığı Türkiye'de habercilere lüks gelebilir. Ancak yine de gelişmelerle mesafemize sahip çıkıp güncelin ötesine geçme fırsatlarını değerlendirebiliriz.  2010'da Kaos GL Derneği'nde gazeteci İrfan Aktan'dan aldığım habercilik eğitimi sonrası o soruyu sordum kendime. Ve cevabım, şehirde rahatça kendim olabileceğim mekânların bir listesiydi. Dijital içeriğe internet kafelerden eriştiğim dönemlerde bakardım, hangi şehirde hangi mekânlar eşcinsel dostu. Çok fazla seçenek yoktu içlerinde ve neredeyse tehlikeli bir şeyler döndüğü hissi veriyordu bana. Çünkü işletmeciler konuşmuyordu. O zaman ben konuşurum, diyerek 2011'da Ankara LGBT Mekân Rehberi 'ni hazırladım ve rehber KaosGL.org'da şimdiye kadar en çok okunan haberler arasında yer aldı.  Gelelim haberin kritiğini vermeye: 1. Görseller... İnternetten bulunmuş birbi

The "Street Girl" Among Hyprocrites: Nazan Öncel

Resim
In Turkish pop music, there are a few singers/songwriters who left their mark like no other. For most, Sezen Aksu would be the first to remember but despite having some rebellious lyrics, she has never been the rebel. That status is reserved for Nazan Öncel. The Sokak Kızı (Street Girl) is such a master of the Turkish language that she would genuinely bring the street language up to a literary quality. Nazan Öncel may not be the most acknowledged artist in Turkish pop/rock music, considering her productivity and the novelties she introduced to the genre(s) but she definitely deserves the acclaim. Nazan Öncel might be one of the hardest-to-translate lyricists as she loves using idioms and "very Turkish" expressions in her songs but I'll try my best. The three songs I chose to translate here shows different sides of her artistic talent. "Ben Sokak Kızıyım" (I'm a Street Girl) is from her 1996 album Sokak Kızı (The Street Girl) and known by probably ever

Norveç'in peynir dilimleme icadı: Ostehøvel

Resim
Abilerim, ablalarım, şu elimde görmüş olduğunuz alet... ...Norveç'te her evde en az iki tane bulunan peynir dilimleyici. Norveççe ostehøvel (ustehöğvil) adıyla bilinen bu mutfak aleti, 1925 yılında Thor Bjørklund tarafından Norveç'te icat edilmiş. Marangoz ustabaşı Bjørklund, marangoz rendesini mutfağa uyarlama çabasında başarılı olunca aynı yıl ürünün patentini almış. 1927'de ise Lillehammer'de peynir dilimleyicilerin toplu üretimine geçilmiş. Thor Bjørklund & Sønner AS adlı firma, o zamandan bu yana 50 milyonun üzerinde peynir dilimleyici üretmiş. Orta ve üzeri sertlikte peynirlerde kullanılan alet, İskandinavya'nın meşhur ekmek üzerine serpme/yayma tarzı beslenme biçimi için birebir. Örneğin, kahvaltıda tereyağlı ekmek üzerine bir-iki dilim peynir koymak klasik bir başlangıç. Dilimleme işleme sırasında bir elinizle peyniri sabitlemeniz, diğeriyle peyniri tıraşlamanız gerekiyor. Paslanmaz çelik peynirin dilimleyiciye yapışmamasını sağlıyor. Ayrıca

Kendine Editör: Başörtüsü vs. Eşcinsellik Haberi

Resim
Yıl 2010: Kaos GL Derneği'nde gazeteci İrfan Aktan'dan habercilik eğitimi aldıktan sonra yerel muhabir adaylarının kendi haber takvimlerini oluşturması gerekiyordu. Yani: Neredesin kardeşim, bulunduğun bölgede öne çıkan bir şey var mı, gündemin yansımalarını yerelinde nasıl inceleyebilirsin, güncelin dışına çıkan ama önem taşıdığını düşündüğün neler var? Aşağı yukarı böyle bir düşünme tarzıyla yola çıktık. Ben Bilkent'te öğrenciydim, Renkli Düşün adı altında cinsel çeşitliliği savunan bir öğrenci topluluğu kurmak için resmî bir başvuruda bulunmuştuk ve cânım ülkemizde bu tür şugarlıklar her saniye yaşanmadığı için bu bir haberdi. İrfan Aktan'ın eğitimde altını defalarca çizdiği gibi: Sadece topluluk başvurusunun kabul edilip edilmemesi değil, başvurunun ta kendisi de bir haberdi. Başvuruya farklı öğrencilerin ya da Öğrenci Konseyi temsilcilerinin verdiği tepkiler de bir haber olabilirdi. Ve en önemlisi, hele başvurunun kendisi haberleştirilmişse, haberin takibini

Sıpa Vadisi: Wadi Himara

Resim
"Ürdün'de yaşıyorsun sen, öyle mi?" diye sordu bana ta yıllar evvelinden tanıdığım bir çocuk, İzmir'de bir partide. Vurgusundan Ürdün'de ikamet edip etmediğimi değil de, orada hayat olup olmadığını sorar gibiydi. Haberlere pek konu olmayan, "Orta Doğu'nun Nabzı" Al-Monitor'da bile kendisine ait bir başlık bulunmayan bir ülke Ürdün. Haliyle pek bilinmiyor. Bilenler de Petra ve Ölü Deniz'i biliyor. Türkiye'yi Kapalıçarşı ve Antalya'dan ibaret sanan turistleri getirin gözünüzün önüne. Aynen öyle. Halbuki Ürdün benim için doğa güzellikleriyle dolup taşan bir yer. Amman'dan 1 saat uzaklıkta harika manzaralar eşliğinde hiking yapabileceğiniz pek çok nokta bulunuyor. Daha önceden yazdığım Wadi Mujib ya da Aclun kadar meşhur olmasa da geçtiğimiz Cuma günü 2. kez gittiğim Wadi Himara ya da Sıpa Vadisi de kendine has bir yer (Hümeyra sıpa demekmiş ayol!).  Gece üşüyen Türk ile gündüz üşüyen Norveçlinin maceraları Günübirl

Reflektör: Işığını Yansıt!

Resim
Sürüş dersi almaya başladıktan beri havanın biraz kararmasıyla yayaları fark etmenin ne kadar zorlaşabildiğini idrak ettim. Norveç'te pek çok kişinin üzerinde görebileceğiniz refleks adlı yansıtaçlar, bu açıdan kelimenin tam anlamıyla hayat kurtarıcı bir işleve sahip.  Farklı tasarımlara sahip yansıtaçlardan bazılarını montunuza ya da çantanıza çengelli iğneyle geçirebiliyor, bazılarını da kolunuza ya da bacağınıza sarabiliyorsunuz. Bu sayede can güvenliğinizi karşıdan gelen aracın hızına, sürücünün dikkatine, kısacası şansa bırakmamış oluyorsunuz. Eskiden bankaların ve sigorta şirketlerinin ücretsiz dağıttığı bu yansıtaçlar, internetin gelişimi sonucu pek çok şubenin kapanması sebebiyle eskisi kadar yaygın olmasa da tren istasyonları ya da trafik güvenlik birimlerinden yine ücretsiz olarak temin edilebiliyor. Ayrıca ilginç tasarımlarıyla binbir çeşit yansıtaç eczanelerde bile satılıyor. Bir yansıtaç sayesinde ne kadar dikkat çekebileceğinizi merak ediyorsanız şu vide

Kendine Editör: Bugünkü Aklım Olsaydı

Resim
Haber yazmaya 2010'da Kaos GL Derneği'nin düzenlediği bir eğitimle  (ilk resimdeki sarı tişörtlü çocuk benim) başladım. Eğitimde gazeteci İrfan Aktan'la birlikte haber nedir, nasıl yazılır, neleri gerektirir, nasıl geliştirilebilir gibi konuları tartışmıştık. Yerel Muhabir Ağı'ydı eğitimin adı. Her muhabir kendi yerelinden yola çıkarak hazırlayacaktı haberlerini, tek bir merkeze bağlı kalmayacaktı. Ve bu farklı yerellikler, kendi aralarında birbirlerine el verdikleri bir ağ oluşturacaktı. Öyle de oldu. Bilkent'te öğrenciydim o sıralar. İlk haberlerim de oradan çıktı. Sonra "ben ne okumak isterdim"i düşünerek haberler, röportajlar yaptım. Gün oldu Van'da dernek kapatma davası izledim , gün oldu İsveç Parlamentosu'nda vekillerle görüştüm . İ stanbul'da yeni açılan bir kafeyi haberleştirdiğim de oldu, queer kuramcısı Jack Halberstam'le kahve içip söyleştiğim de. Öncelikle dünyamın bu kadar genişlemesini sağlayan Yerel Muhabir Ağı e