Şâkirim çünkü...
Dün akşam hayatımda ilk kez bir Şükran Günü yemeğine katıldım. Kurstan Amerikan ve Amerikanvari arkadaşlarla birlikte, yemekler ve içkiler (içince içilen, sabahına pişmanlığıyla ses tellerini harap eden birkaç sigara da dâhil) eşliğinde, İbrahim Tatlıses Şemmame'si ve Aynur Doğan Keçe Kurdan'ını da eksik etmeyerek, dans ettik ve şükrettik. Şikayet etmeden duramam ki! T.C.'nin insanı şikayet etmeye bayılır, şeklinde bir gözlemim var ne zamandır. Millî spor olarak şikayetlenmeyi hayatımızın her alanında icra ediyoruz. Sorunları çözmek yerine, sorunların çözümünü tartışmaya ve illa ki çözümü tartışılacak bir sorun aramaya bağımlıyız. Yanlış anlaşılmasın, ben de bunun dışında değilim. Özellikle bardağı azıcık da olsa nemlendiren her bir damlacığa odaklanmaya bayılan kuzeylilerin yanında kendimi çok huysuz buluyorum. Yine de şükretmek (başımızdaki haksızlıklara karşı sus pus kalmayı kastetmiyorum kesinlikle), hayatın karşımızı çıkardığı güzellikleri hatırlamak insanın ca...